![Bok Böcekleri](https://haylibilgi.com/wp-content/plugins/phastpress/phast.php/c2VydmljZT/1pbWFnZXMmc3JjPWh0dHBzJTNBJTJGJTJGaGF5bGliaWxnaS5jb20lMkZ3cC1jb250ZW50JTJGdXBsb2FkcyUyRjIwMTAlMkYwNyUyRmRldi1rdXRzYWwtYm9rLWJvY2VnaS1oZXlrZWxpLUthcm5hay15YWtpbmRhbi0zMDB4MjAwLmpwZyZjYWNoZU1hcmtlcj0xNjk1ODA2NzgxLTE3OTk2JnRva2VuPTlkMmYyN2UzYzQ4ZWY4ZTM.q.jpg)
![](https://haylibilgi.com/wp-content/plugins/phastpress/phast.php/c2VydmljZT1pbWFnZXMmc3JjPWh0dHBzJTNBJTJGJTJGaGF5bGliaWxnaS5jb20lMkZ3cC1jb250ZW50JTJGdXBsb2FkcyUyRjIwMTAlMkYwNyUyRktoZXByaS1rdjYtMzAweDIyNS5qcGcmY2FjaGVNYXJrZXI9MTY5NTgwNzEwNS0yMTEwMCZ0b2tlbj03ZWQzYzU2MWVmODZmMmZj.q.jpg)
Bok böcekleri, kısmen ya da özellikle dışkı ile beslenen böceklerdir. Bu türlerin tamamı, çoğu Scarabaeinae ve Aphodiinae alt ailesinde yer alan Scarabaeoidea ailesine aittir. Çoğu Scarabaeinae türleri, dışkı ile beslendiğinden bu alt aileye gerçek bok böcekleri de denmektedir. Geotrupidae (toprak delen böcekler) gibi diğer ailelere mensup olan dışkı ile beslenen böcekler de bulunmaktadır. Sadece Scarabeainae içerisinde 5.000’den fazla tür vardır.
Yuvarlayıcılar olarak da bilinen pek çok bok böceğinin dışkıyı yuvarlayarak küre yumaklarına dönüştürdüğü ve bunu da besin kaynağı ya da kuluçka odaları olarak kullandığı belirtilmektedir. Tünel oluşturucular olarak bilinen diğer bok böcekleri, buldukları yerlerde dışkıyı gömerler. Yerleşik denen üçüncü grup ise, ne yuvarlar ne de tünel açar. Bunlar genellikle dışkının etrafında toplanan Athene cunicularia’yı ( bir baykuş türü) cezbetmektedir.
Ekoloji ve davranış
Bok böcekleri; çöl, tarla, orman ve çayırlıklar gibi pek çok ortamda yaşamaktadır. Aşırı soğuk ve kuru havayı sevmezler. Antarktika hariç bütün kıtalarda bulunurlar.
Bok böcekleri, otçullarden ve hepçillerden (hem ot hem de et ile beslenen) atılan dışkıları yemekte ve bunlardan otçul olanlarınkini tercih etmektedir. Bunların çoğu mantarlar ve bozulan yaprak ve bitkilerle beslenmektedir. Güney Amerika’da yaşayan bir türü olan Deltochilum valgum, kırkayak avlayan bir etçildir. Bunların dışkı yiyenleri, yemek içmek için başka bir şeye ihtiyaç duymaz çünkü dışkıda ihtiyaç duydukları bütün besinler vardır.
Çoğu bok böceği türü, kokuya hassas duyularını kullanarak dışkı arar. Daha küçük olan türlerinden bazıları ödüllerini beklemek amacıyla dışkısından yararlandıkları canlılara yapışırlar. Dışkıyı aldıktan sonra bok böceği onu tüm engellere rağmen düz çizgiyi takip ederek yuvarlamaktadır. Bazen bok böcekleri, diğer böceğin küre yumağını çalmaya uğraşır, bu nedenle çalınmasını önlemek üzere yumaklarını yuvarlamayı bitirir bitirmez dışkı yığınından hızla uzaklaşmalıdır.
Bok böcekleri kendilerinin 50 misli ağırlıktaki bir nesneyi yuvarlayabilirler. Erkek Onthophagus taurus, kendi vücut ağırlığının 1.141 katı ağırlığındaki bir cismi çekebilir; bu, herhangi bir insanın içi insanla dolu iki katlı otobüsü çekmesine denktir. 2003’te araştırmacılar, bir bok böceği türünün (Afrika’daki Scarabaeus zambesianus) ayışığında ucaylanma (polarizasyon) biçimlerini kullanarak hareket ettiklerini keşfettiler. Bu buluş, herhangi bir hayvanın ucaylanmış (polarize) ayışığını yön bulmak için kullanabildiğini gösteren ilk kanıttır.
Yuvarlayıcılar, ya besin deposu olarak ya da kuluçka yumağı yapmak üzere dışkı yumağını yuvarlar ve gömerler. Bunlardan ikincisinde, iki böcek (bir erkek ve bir dişi) yuvarlama işlemi esnasında dışkı yumağının etrafında görünecektir. Dişi, kendisine iştirak etmekte ya da basitçe kendisini arkasından takip etmekle beraber genelde yumağı yuvarlayan erkektir. Bazı durumlarda, erkek ve dişi birlikte yuvarlarlar. Toprakta yumuşak bir nokta bulunduğunda, dururlar ve dışkı yumağını gömerler. Daha sonra toprak altında çiftleşirler. Çiftleşmeden sonra, bunlardan her ikisi ya da biri, kuluçka yumağını hazırlayacaktır. Yumak tamamlandığında, dişi yumurtalarını –içerisinde ihtiyaç duyulacak bütün besinler bulunacak şekilde- içerisine bırakır. Bazı türler, bu safhadan sonra ayrılmaz ancak sadece yavrularını korumak amacıyla beklerler.
Bok böceği, tam bir metamorfoz (başkalaşım) geçirmektedir. Larvalar, anne ve babaları tarafından hazırlanan dışkıyla inşa edilen kuluçka yumaklarında yaşarlar. Larva safhasında, böcek besinini bulunduğu ortamdan sağlar.
Böceklerin davranışı, Jean Henri Fabre’nin öncü çalışmalarından önce çok yanlış biliniyordu. Örneğin, Fabre bir bok böceğinin etrafı engellerle kuşatıldığında, diğer bok böceklerinden yardım isteyeceği mitinin yanlış olduğunu gösterdi. Özenli gözlemlerle ve deneylerle, yardım ediyor görünenlerin aslında yuvarlayacının besin çalmak için fırsat kollayan hırsızlar olduklarını buldu.
Yararları ve Kullanımları
Bok böcekleri, ziraatte önemli bir rol oynarlar. Dışkıyı gömerek ve tüketerek, besin çevrimini toprak yapısını iyileştirirler. Ayrıca ortamda biriktiğinde sinekler gibi zararlılara ortam hazırlayacak olan dışkıyı ortadan kaldırarak sığırlar gibi çiftlik hayvanlarını korurlar. Bu nedenle, pek çok ülke hayvancılığın gelişmesi için bu canlıyı getirtmişlerdir.
Avustralya’da Commonwealth Scientific and Industrial Research Organisation (CSIRO) (Devlet Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Örgütü), Güney Afrika ve Avrupa’daki bok böceği türlerinin getirtilmesi amacıyla Dr. George Bornemissza önderliğinde Australian Dung Beetle Project (1965-1985) denen bir araştırma projesi başlattı. En önemlileri Onthophagus gazella ve Euoniticellus intermedius olan 23 türün baaşarılı bir şekilde getirtilmesi, tehlikeli çalı sineklerinin miktarını yüzde 90 oranında azaltması yanında Avustralya sığır otlaklarının niteliğini ve verimliliğini artırdı. Gelişen ülkelerde, bu böcek özellikle temizlik standarlarının geliştirilmesinde yardımcı olarak önem taşır. American Institute of Biological Sciences (Amerikan Canlı Bilimleri Enstitüsü), her yıl tahmini olarak 380 milyon ABD Doları tasarruf sağlamaktadır.
Pek çok diğer böcek gibi, Çin’de quianglang denen kurutulmuş bok böceği, Çin bitkisel tıbında kullanılmaktadır. Compendium of Materia Medica’nın “Insect Section” (Böcek B olan ölümü) kısmında yer almakta ve 10 hastalığın tedavisinde tavsiye edilmektedir.
Eski Mısır’da Bok Böceği
Bok böceklerinin pek çok türü, en öenmlisi Scarabaeus sacer (genelde kutsal bok böceği denir) türüdür, eski Mısırlılar arasında kutsal bir konumda yer alıyordu.
Böceğin hiyeroglşifsel resmiş, Mısırbilimcililerin alfabeye xpr veya hpr olarak geçirdiği ve dilimize “var olmak”, “olmak” ya da dönüşmek olarak çevirdiği üç harfli bir sesçili temsil etmektedir. Bundan türeyen xprw ya da hpr(w) terimi, konuya bağlı olarak “biçim”, “dönüşüm”, “olay”, “olma biçimi” ya da “var olmakta olan nesne” olarak çevrilmektedir. Bunun varoluş, hayal ve varlıkbilim yönünden önemi olabilir.
Bok böceğinin doğan güneş tanrısı Khepri (var olmakta olan varlık) ile ilgisi vardı. Eski Mısırlılar, bok böceğiinin cinsiyetinin erkek olduğuna ve dışkı yumağına sperm bırakarak türediğine inanıyorlardı. Bu böceğin kendisini meydana getirmesi, yoktan kendini yaratan Khepri’ninkiyle benzerlik göstermektedir. Bunun yanında, bok böceği tarafından yuvarlanan dışkı yumağı güneşe benzemektedir. Plutarch şöyle yazmıştı:
Böceklerin dişisi yoktur, fakat tüm erkekler tam güneşin kendi yönünün aksi yönde, batıdan doğuya doğru, cennetleri döndürüyor gibi görünmesine benzer biçimde ters yönden iterek yuvarladıkları yuvarlak madde yumağına spermlerini bırakırlar.
Eski Mısırlılar, Khepri’nin her gün ufkun üzerine yuvarlamadan önce güneşi yenilediğine ve sadece onu ertesi gün yeniden yenilemek üzere onu gün batımından sonra öbür dünya içerisinden geçirdiğine inanıyorlardı. Bazı Yeni Krallık mezarlarında, bu böcek sabah güneşinin sembolü olarak gösterilmekle beraber güneş tanrısının bunun üç misli büyüklüğündeki resmi yer almaktadır. IV. Ramses’in mezarının çok yüksek olan tavanında, gece güneşin kaybolması ve güneşin yeniden doğması; gökyüzü tanrısı Nut tarafından yutulması ve Khepri olarak onun rahminden tekrar doğması olarak tasvir edilmektedir.
Dönüşüm, yenilenme ve diriliş fikirlerini taşıyan bok böceği resmi, bütün eski Mısır dinsel ve cenaze töreni sanatı örneklerinde görülmektedir.
Eski Mısır alanlarındaki kazılar; kemik, fil dişi, taş, Mısır çinisi ve değerli metallerden yapılmış, tarihi 6. Hanedan’dan başlayıp Roma hakimiyeti dönemine kadar devam eden, bok böceği resimlerini ortaya çıkarmıştır. Bunlar genellikle kolye yapımında kullanılmak üzere küçük ve delikli olup tabanında kısa bir yazı ya da kabartma taşımaktadır. Bazıları mühür olarak kullanılmıştır. Firavunlar, bazen Kraliçe Tiye’nin anısına yapılmış bok böceklerinde olduğu gibi, uzun yazılar içeren daha büyük resimlerin yapılması için sipariş vermişlerdir. Dev bok böceği heykelleri, Luksor Tapınağı’nda, İskenderiye’deki Serapeum’da(bk. Serapis) ve Mısır’ın diğer başka yerlerinde görülebilir.
Bok böceğinin eski Mısır cenaze töreni inancında büyük önemi vardır. Bok böcekleri genellikle, her zaman olmasa da, yeşil taştan oyulmuş ve ölünün göğsüne yerleştirilmiştir. Bu tip “kalp bok böcekleri”nin belki de en tanınmış örneği, Tutankamun’un mezarındaki eşyalar arasında bulunan sarı-yeşil göğüs bok böceğidir. Libya çöl camı parçasından oyulmuştur. Kalp bok böceğinin amacı, yaşamdan sonraki yargılamada ölüye karşı kalbin tanıklık etmemesini sağlamaktı. Diğer olasılıklar, Tabut Yazıları’nın “dönüşüm büyüsü” tarafından ortaya konmaktadır ve burada ölünün insana, tanrıya ve bir kuşa dönüşebileceği ve yaşadığımız dünyada yeniden ortaya çıkabileceğini doğrulamaktadır.
Bir bilginin bok böceğinin ölüm ve yeniden doğma konusu ile bağlantılı özelliklerini şöyle yorumlamaktadır:
Bunun gelişim safhasındaki kanatlarının ve bacaklarının örtü içerisinde olduğu pupa safhasının mumyaya çok benzediğini fark etmemek mümkün değildir. Hatta yumurta içeren dışkı yumağının garip bir şekilde Eski Krallık mastaba mezarlarını hatırlatan, dikey bir baca ve yatay geçitlerle ulaşılan bir yeraltı odasında oluşturulduğu da belirtilmektedir.
Cenaze töreni ile ilgili bağlamların aksine, eski Mısır’ın komşularında bazıları değişen tiplerde mühürler olarak bok böceği motifini benimsemiştir. Bunlardan en bilineni Yahudi Devleti’ne ait LMLK mühürleri (21 tasarımının 8’i bok böceği içeren) olup bunlar Hezekiah döneminde özel olarak ambar kavanozları üzerine damga vurmak için kullanılmıştır.
Bok böceği, eski Mısır sanatı ve inançlarının günümüzde sahip olduğu çekiciliği sayesinde yoğun ilgi gösterilen bir madde olma özelliğini sürdürmektedir. Yarı değerli taşlardan ve sırlı seramiklerden yapılmış bok böceği boncukları, çoğu boncuk dükkanından satın alınabilir, ancak Luksor Tapınağı’ndaki dev bir eski bok böceğinin etrafı, ziyaretçilerin heykelin altını şans için ovmasını engellemek için iple çevrilmiştir.
Edebiyat
Ezop’un “Bok Böceği ve Kartal” fablında, kartal böceğin yalvarmalarına rağmen bir tavşanı öldürür. Böcek, kartalın yumurtalarını iki kez yok ederek intikam alır. Kartal, umutsuzluk içerisinde, Olimpos’a uçar ve son yumurtalarını Zeus’un kucağına bırakır ve tanrıdan onları korumasını rica eder. Böcek; kartalın yaptıklarını öğrendiğinde dışkıyla karnını doyurur, doğru Zeus’a gider ve dosdoğru yüzüne uçar. Zeus, çirkin yaratığı gördüğünde şaşırır ve onun ayaklarının üstüne atlar. Yumurtalar kırılır. Zeus daha sonra böceğin kartalın ricasını dinlemediğini öğrenir. Kartalı azarlar ve böceğe kartaldan uzak durması için ısrar eder. Ancak böceği ikna etmekte başarısız olur; bu nedenle, kartalların üreme mevsimini, bok böceklerinin yerin üstünde olmadığı zaman gerçekleşecek şekilde değiştirir.
Aristofanes, oyunlarında Ezop’un masalına pek çok kez değinmiştir. Peace’te (barış), kahraman tanrıça Peace’i zindandan çıkarmak için Olimpos’a tırmanır. Savaş atı, devasa boyutta dışkı yiyerek canavar boyutuna ulaşan bir bok böceğidir.
Franz Kafka’nın Metamorphosis (Başkalaşım) eserinde, Gregor Samsa’nın dönüştürülmüş karakteri, hizmetçi tarafından “yaşlı bok böceği” olarak çağrılmaktadır. Paha biçilmez bir bok böceğinin dikkatsiz bir şekilde çalınması, P. G. Wodehouse’un tanınmış Blendings Castle (Blendings Kalesi) romanlarının ilki olan Something Fresh’in (taze bir şey) temelini oluşturur.
Kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/Dung_beetle
Çeviren: Yalçın Ceylanoğlu
HER HAKKI MAHFUZDUR.